Yıllardır öngörülen salgın geldi, hiç beklenmedik bir hızla Dünya’yı vurdu. Bu durumun beklenen sonucu olarak da ‘izolasyon’ ve ‘sosyal mesafe’ gibi kavramlar gündeliğimizin bir parçası oldu.
İş gücü üçe ayrıldı; çalışamayanlar, evden çalışanlar ve normal düzende çalışmaya devam edenler. Çalışmaya devam edenler bir anlamda can derdinde, önlemlerini alıp salgının geçeceği günü sayıyorlar. Evden çalışanlar zaten sektörleri itibarıyla dijital dünyaya aşina olduklarından geçiş sürecini hızlı atlattılar, belki sadece biraz evde kalmaktan yana dertliler. Gelin elimizdeki son grupla ilgili biraz konuşalım; yani eve kapanıp çalışamayanlar. Çünkü bu grup yaptıkları işin aslında ne kadar kırılgan olduğunu ve mevcut haliyle bir geleceği olmadığını görüp durumu sorgulamaya başladı; alternatif neler yapabileceklerini araştırmaya koyuldular.
Genel çerçeveyi çizdikten sonra üçüncü grubumuz için birazcık detaylara girelim istiyorum. Dijital dünyada nasıl var olabiliriz? Nereden ve nasıl başlamak gerekir? Dikkat edilmesi gereken noktalar var mıdır? vb. soruların cevaplarını bu kavramlarla yeni tanışanlar için birkaç ana başlıkta inceleyelim.
Analiz & Araştırma
Önce elinizdeki sosyal medya araçlarını sakince yere bırakın. Sonra en temele dönelim. Hayatta nasıl bir noktadasınız, bugüne kadar neler yaptınız ve neler öğrendiniz? Güçlü olduğunuz alanlar, zayıf yanlarınız, alanınızdaki imkanlar, sizi karşılayan hatta ileride öngördüğünüz tehditler neler? Evet, SWOT analizi yapıyoruz. Bir A4 kağıt alın uzun kenarını dörde bölün. Güçlü-Zayıf-İmkan-Tehdit başlıkları altında vakit kaybetmeden durumunuzu maddelemeye başlayın. Bu analizden verimli sonuç bekliyorsanız birkaç güne yaymanızı ve üzerine en ince detayına kadar düşünmenizi tavsiye ederim.
Bu analiz sonuçlandığında muhtemelen gözünüzün önünde soyut bir yön belirmiş olacaktır. Sıra bu veriler ışığında sektör araştırmasına geldi. Önceliğimiz, işimizi bir şekilde dijitalleştirebiliyor muyuz? Dünya örnekleri nasıl ilerliyor? Mesela berberseniz, Avrupa ve Amerika’daki berberler neler yapıyor, iş akışlarında dijital dünyadan nasıl faydalanıyorlar? (Yabancı dil konusunda sıkıntı yaşıyorsanız ne yapın edin araştırmanıza yardımcı olacak birilerini bulun.)
Öte yandan tabii ki burada işin olduğu gibi dijitale aktarılmasından bahsetmiyorum. Çünkü çoğu sektör kendi varlığını ancak fiziksel evrende sağlayabiliyor, biliyorum. Ama onlar da en azından iş akışlarının belirli kısımlarına, mesela müşteri ilişkileri, tanıtım-reklam hatta belki satış aşamalarına dijital evrenin nimetlerini entegre edebilirler mi diye bakabilirler, bakmalılar.
Mecra Seçimi
Analiz ve araştırma aşamalarını başarıyla tamamladınız. Yapılacaklar listesi hazır. Sıra geldi sosyal medyada nerelerde var olacağınızın seçimine. Hemen bu mecraları hareketli görüntü, görsel ve işitsel olarak ayıralım. Sektörünüz itibarıyla diyelim ki işinizi videolarla destekleyebileceğinizi farkettiniz; o zaman Youtube, Instagram ve TikTok gibi mecraları araştırabilirsiniz.
Yok videoyla işim olmaz, ben insanlarla konuşarak işimi geliştirebilir ya da yaygınlaştırabilirim diyorsanız, sizin olayınız podcast. Hemen Spotify, iTunes, Soundcloud ipuçları nelermiş, doğru Google’a! Belki de tanıtım-reklam ya da satış olaylarınızı e-ticaretle destekleyeceksiniz. Demek ki bir web sitesi sizin için olmazsa olmaz.
Tam bu noktada size çok önemli bir tavsiyem olacak; ne iş yapıyorsanız yapın, hangi mecrayı seçerseniz seçin, mutlaka kendi web siteniz olsun. Ve günün sonunda çeşitli mecralardan topladığınız ziyaretçi trafiğini kesinlikle kendi web sitenize çekin. Çünkü platformlar gelir, geçer. En nihayetinde hiçbirisi üzerinde söz sahibi değiliz. Tüm varlığımızı bu mecralarda oluşturmak da bu sebeple fazlasıyla riskli bir yatırım oluyor.
Çok Amaçlı Minimallik
İçerik üretiminde her bir mecra için baktığınızda belki de yüzlerce yardımcı ekipman seçeneği olduğunu göreceksiniz. Örneğin bir Youtube kanalı için cep telefonunuzla da çekim yapabilecekken, öte yanda sadece bir lensin 15bin TL olduğunu da göreceksiniz. Ben en iyisi mi podcast kaydedeyim dediğiniz noktada mikrofonların ~250–5.000 TL arasında bir yelpazede olduğunu görüp, seçim yapamadığınızda saçlarınızı yolacaksınız.
Önemli olan elinizdeki minimum ekipmanla ufak ufak başlayıp kitlenizi oluşturmak. Bu açıdan odaklandığınızda emin olun uzun vadede çok daha mutlu olacaksınız. Çünkü henüz sizin mecralarla ilgili tecrübeniz yokken ve ortada da bir kitleniz olmadan hatırı sayılır bir yatırım yapmak, lüks bir spor arabayla arazi yarışına katılmak gibi olacaktır. Size tavsiyem önce gidin bir parkuru görün, yarış günü hava durumu nasıl olacak inceleyin; sonra hangi araçla katılacağınıza karar verirsiniz.
Tam bu noktada ‘çok amaçlı minimallik’ ile ne kastediyorsun diyecek olursanız, fiyat/performans olarak size maksimum fayda sağlayacak bir düzen oluşturmanız. Mesela telefonunuzun yenileme zamanı geldiyse ve kamera almayı da düşünüyorsanız, bu iki ihtiyacınızı da en temel olarak karşılayabilecek bir modele yönelebilirsiniz. Gezgin blogger olmaya karar verdiniz ve bilgisayarınız bozuldu, seçiminizi masaüstü yerine dizüstü bir bilgisayardan yana kullanmakta fayda olacaktır. Mikrofon almak yerine evinizdeki en büyük dolabın içini boşaltıp battaniyelerle kaplayarak geçici bir kayıt odasına dönüştürebilir ve telefonunuzun ses kayıt özelliğini kullanabilirsiniz.
Ofisinizin boya ihtiyacı varsa en geniş boş duvarınızı açık gri renk boyamayı tercih ederek kendinize bir fotoğraf/video fonu çözmüş olabilirsiniz. Dijitalleşme maceranızın ilk adımlarında bunlar gibi hem uygun maliyetli hem birden çok ihtiyaca cevap veren çözümler üretmeniz, kaynaklarınızı doğru kullanmanıza ve sonuç olarak da bu oyunda daha uzun soluklu bir oyuncu olmanıza imkan sağlayacaktır.
Entegre Sistem
Hem donanım hem yazılım açısından farklı durumlarda ve/veya ortamlarda kullandığınız aygıtlar arası hızlı bir şekilde geçiş sağlayan sistem kurmanız performansınızın akıcılığı açısından büyük önem taşıyor. Akıllı telefon, akıllı saat, tablet, laptop ve masaüstü bilgisayar donanım olarak ana kalemlerimiz. Bu ürünleri birbiriyle konuşabilecek şekilde yapılandırmamız iş akışımızı hızlandırma açısından önceliğimiz olmalı.
Öte yandan bu aygıtlarda kullanmayı tercih ettiğimiz yazılımların da online olarak hızlı güncellenebiliyor olması, masaüstü ve mobil seçeneklerini desteklemesi de ikinci önemli konumuz. Veri deposu olarak ihtiyacımıza göre bulut servisleri de tercih edebiliriz, dosya boyutlarımız daha büyükse belki o zaman da internet üzerinden erişilebilen bir hard disk çözümünü değerlendirebiliriz. Bu sayede nerede olursak olalım internet erişimimiz olduğu sürece bütün verilerimize ulaşabiliriz.
Minimallik ve entegre sistemi birlikte düşünmekte de fayda var sanıyorum. Çünkü akıcı bir sistem kurmak için ihtiyaç fazlası olacak birtakım aracı uygulama ve ekipmanları kullanmak da sonuçta bize faydadan çok zarar getirecektir. Bu noktada, araştırma yaparken nasıl bir yöntem izlemek gerekir ve doğru kaynaktan bilgi nasıl edinilir sorusuna çoktan olması gereken cevabı verdiğinizi farzederek devam ediyorum.
Sizinle benzer alanlarda faaliyet gösteren veya benzer süreçleri yaşamış insan veya şirketlerin tecrübelerini son damlasına kadar sömürmenizi öneririm. Çünkü farklı coğrafyalarda farklı kültürlerde de olsak dijital süreçlerde yaşanan sıkıntılar çoğunlukla benzer oluyor. Yapılan seçimlerin eksik-fazla veya erken-geç olması, tanıtımda yapılan hatalar vb tüm süreçleri sebep-sonuç ilişkileri ile dikkatle inceleyin ve bu tecrübeyi kendinize ekleyip yolunuza hızla devam edin. Çünkü zaten yolda sizi başka problemler bekliyor olacak.
Dijital Dünya’da Güvenlik
Bu konuyu iki alt başlıkta inceleyebiliriz; birincisi hesaplarımızın güvenliği, ikincisi içerik ve verilerimizin güvenliği. Hesap ve içerik güvenliği için yaparsanız pişman olmayacağınız bazı ipuçları;
- Mail hesabınız en önemli varlığınız. Tüm iletişiminiz, bütün üyelikleriniz mail adresinize bağlı. Kullandığınız siteye göre değişkenlik gösteren güvenlik önlemlerini inceleyip gereken önlemleri almanızı tavsiye ederim.
- İkinci önemli kaynak Facebook, üçüncü sırada da Twitter geliyor. Neden diyecek olursanız artık çoğu uygulama ve site bu hesaplarla üyelik açmanıza olanak sağlıyor. Mail, Facebook ve Twitter güvenliği için kendinize uygun açabildiğiniz tüm güvenlik önlemlerini açmanızı şiddetle öneririm.
- Hesaplarınızın şifrelerini kesinlikle mecraların kendi url’leri haricinde bir yere yazmayın. Mesela Instagram arayüzü gibi görünen bir sitede, hesabınıza girdiğinizi zannederken aslında birilerine hesap adınızı ve şifrenizi teslim ediyor olabilirsiniz.
- İçeriklerimiz (fotoğraf, video, ses, yazı) bizim en önemli varlıklarımız ve bunları tek kaynakta toplamak ve yedek almamak en kibar tabiriyle enayilik olacaktır. İnsan yapısı hiçbir ekipmana her şeyinizi emanet edecek kadar güvenmeyin. Verilerinizi her türlü kaybı önlemek için mümkünse farklı birkaç noktada ve farklı çözüm seçenekleriyle yedekleyin.
- Sosyal mecralarda paylaştığımız içeriklerimizin başka kişilerce kopyalanıp kullanılmasını engellemek için de alabileceğimiz bazı önlemler mevcut. Mesela fotoğraflarımız için meta data bilgilerini düzenlemek ve fotoğrafa logomuzu eklemek en basit çözümler. Videolar için de içeriğe ve mecraya bağlı olarak logo eklemek, video üstü yazı eklemek gibi çözümler düşünülebilir. Youtube mesela telif açısından çok gelişmiş olsa da, bir videonun çalan kişi tarafından sahiplenilip esas kaynak hesabından silindiği de olmuyor değil.
Sonuç;
Buraya kadar geldiniz ve bilmediğiniz bir şey okumadıysanız siz zaten dijital dünya insanı olmuşsunuz, muhtemelen yazı dizisinin sıradaki bölümlerinde ilginizi çekecek şeyler olabilir.
Eyvallah.